Miss Potter ve Enid Blyton filmlerine dair
‘Hayatımızı belirleyen serüvenler birkaç kelime ile başlar’
Helen Beatrix Potter’in yaşamı da böyle gelişmektedir.
Kadınlar özelinde baskının her alanda hissedildiği Kraliçe Viktorya döneminde
kendi ayakları üzerinde durmak için çaba sarfeden, akranları gibi evlilik düşü
kurmayan onun yerine düş dünyasında yarattığı hayvan karakterleriyle çocuk
öyküleri yazan Beatrix Potter, ailesinin tasvip etmemesine rağmen bir anda çok
satan bir kitabın yazarı olacaktır.
Bu durum onda yazmanın artık vazgeçilmez
bir edim olduğunu, kendisinin artık bir yazar olduğunu kanıksamasına neden
olacaktır. Akabinde ailesinin istemediği birine aşık olması Beatrix Potter’in
hayatını tamamen değiştirecektir. Bu durum onun aileden kopuşuna neden olacak
ve daha özgür, daha bağımsız bir alanda çalışmasını sağlayacaktır. Virginia
Woolf’un kadınlar için yazdığı ‘ kendine ait bir oda’ mottosu, Beatrix için bir
eve dönüşecektir, üstelik baskıcı, otoriter bir dönemde bunu yapacaktır.
Yine aynı dönemde, aynı alanda ortaya bir yazar daha çıkmaktadır. Enid Blyton
adında bu genç kadın çocukların dünyasına dair öyküler yazmaktadır. Enid için
de yaşam zorlayıcıdır. Çocuk yaşta baba yoksunluğu içerisinde büyüyecektir,
baba evi terk etmiştir. Babasına aşık olan bu çocuk, kendi ayakları üzerinde
durma becerisi gösterdiğini hissettiği ilk fırsatta ailesini terk etmektedir.
Beatrix de aileyi karşısına almıştır, Enid Blyton da. İkisinin de ilk kitapları
talep görmüş ve ikisi de çalıştıkları editörlerle sevgili olmuşlardır. Yalnız
Beatrix için durum daha zorlayıcı bir hal almıştır. Sevgilisi, eş adayı olan
erkek ağır hastalıktan ölmüş ve Beatrix’i uzun sürecek bir yasa maruz
bırakmıştır. Ki Beatrix akabinde bir beraberlik yaşamamıştır.
Enid Blyton için ise aynı şey geçerli değildir. Aile yoksunluğu içinde büyüyen
bu genç yazar, editör eşinden iki çocuk yapmıştır lakin çocukluk kalıntıları
onda sevgi yoksunluğu yaratmış ve hem eşine hem kendi çocuklarına soğuk davranmaya
başlamış hatta onları yatılı okullara vermiştir.
Editör eşinden de boşanıp baba figürünü bulduğu bir doktorla evlenmiştir.
Aynı dönemde iki yazar, iki farklı ruh. Biri yaşam tutkusuyla dolu, diğeri yaşamı
kendine zindan etmek için uğraşıyor. Biri varetmek üzerine çalışıyor, diğeri
yıkmak üzerine.
Biri aşkın, tutkunun yazarı oluyor, diğeri biçimin, nesnenin…
Beatrix yazarken kendi kurallarını koyuyor, editör müdahalesine bile karşı duruyor. Enid Blyton için ise kitaplarının yayınlanması
için gerekirse dışarıdan birileri ekleme de yapabilir.
Yazmak kalıplardan sıyrılmaktır. Yazmak tahakküm kültürünün yarattığı istinat
duvarını yıkmaktır.
Beatrix özgürlüğü işaret ederken okuyucularına, Enid Blyton ise ahlaki
yükümlülüğünün olduğunu inkar etmemektedir.
Düş kurmak için ahlaktan yoksun olmak gerekir. Çünkü düşler sınırsızdır.
Tıpkı Miss Potter filminde Beatrix’in dediği gibi ‘ birkaç kelime yazarsın ve
sonrası nereye varmış bilemezsin. Bildiğin anda ise o senin ait olduğun yer
olmuştur.’
Yorumlar
Yorum Gönder