Karartının Gölgesindeki Şeffaflık

Köşe başlarını seçen Dostoyevski'nin ruh hali içerisindeyim. Odanın en köşesi, otobüsün, sokağın en dibindeyim. Dündendir değil yıllardır böylesin diyor içimdeki Öteki. Barok ahengiyle dolu bir binanın önünden geçiyorum, yetmişlerden kalma bir çatı katına doğru. Cebimde Balzac’ın tanrı katına dek uzayan betimlemeleri, kulağımda sürgün serencamı Shams ezgisi. Elimde roka, mantar, baharatlar… İçimde kurduğum Engizisyon yanlışlarımı cezalandırıp duruyor. Yarınım Tarkovski'nin herhangi bir filminin çekimi gibi gözümün önünde beliriyor. Yavaş, yavaş, ve daha yavaş. Herkese ruhumun bahçesini açmaktan ve herkese zaman harcamaktan yorul artık diyorum kendime. Yorul ki içindeki kum saati dursun. Dursun yeniden çevirebilmek için.Yeniden başlayabilmek için güne. Vurgusu kayan şiirler oku, Proust'tan saatlik paragraflar, sonra hepsini yumak yapıp genzine sıkıştır. Nefessiz kal divana uzanıp, içindeki Ötekinin hastası ol. O seni dinlerken, sen onu etkide bırak. Onun suskunluğu ...