Yaşar Kemal - Yolda




YAŞAR KEMAL BAMBAŞKA BİR ŞEY . MÜREKKEP BAŞKA BİR BOYUTTA AKIYOR KALEMİNDEN …
HİSSİYAT BU KADAR DERİN İŞLEYEBİLİR Mİ ?
SÖZ BU KADAR SAMİMİYETLE BİR ARAYA NASIL GETİRİLEBİLİR ?
OSMAN’IN MUSTAFA AĞA’DAN GÜNDELİĞİNİ BEKLERKEN OYUNA DALIŞINI ANLATIŞ FORMU BENİM İÇİN OLAĞANÜSTÜ GELİYOR . KİTABIN DAHA İLK ÖYKÜSÜNDE BELKİDE DAKİKALARCA DURAKSADIM ORADA , OSMAN’IN O OYUNUNU SEYRE DALDIM . MUSTAFA AĞA'YA ÖFKELENDİM ...
 EDEBİYATI AŞAN BİR DİL BU , MÜTHİŞ .
O BÖLÜMÜ EKLİYORUM :

‘’Osman bekliyor. En sonunda sabrı tükenip öksürüyor. Osman dört dönüyor. Yerden bir çubuk alıp gürültüyle kırıyor. Yemek yiyenler oralı değil. Sonra Osman kırdığı çubukla tozlara daireler, çizgiler çiziyor. Çubuğu olanca gücüyle toprağa sürtüyor. Çubuğun toprağa sertçe sürtülmesinden çıkan sesler... Osman muradına eremiyor. Yemek yiyenler konuşup gülüşüyorlar. Osman sinirleniyor. Habire çubuğu toprağa sürtüyor. Yaptığı çizgileri ayaklarıyla geri kapatıyor. Çubuğun ucu toprakta... Osman koşa koşa çubuğun etrafında dönüyor. Sonra yemek yiyenleri unutup kendini salt oyununa kaptırıyor... Çiziyor, çiziyor, kapatıyor. Birden bir ses... Çubuk elinden düştü. Donakaldı. Bırakıp kaçacak, kaçamıyor. Mustafa Ağanın karısı hayretle : "Aman," dedi, "Osman! Osman bu... Gel Osman!" Osman yerinden kımıldamıyor.  "Gel Osmanım, otur da yemek ye!" Osman aldırmıyor, susuyor. "Seni anan mı gönderdi?" Osmanın başı yerde. Kaldırmıyor. "Sen tarladan gelince eve gitmedin mi yoksa deli oğlan? Anan seni şimdi arar, merak eder. Kocasına eğilip bir şeyler söyledi. Sofradakiler gülüştü. Osmanın içinden boyuna kaçmak geçiyor. Geçiyor ya, yerine mıhlanmış gibi. Mustafa Ağa : "Bakın hele şu bana, Osmanın hakkını vermeyi unutmuşum..." dedi, kesesini çıkarıp Osmana bir yirmi beşlik uzattı. Osman kaşla göz arası parayı kaptı. Bir "Alloooş..." çekip, fırladı. Koşa koşa eve gelip soluk soluğa anasının boynuna atıldı. "Al!.." dedi.
 Ana, yirmi beşliği üç kez başında döndürüp dudağına götürdü.

BİRDE MUSTAFA VAR . BEYAZ PANTOLON ALMAK İÇİN TUĞLA OCAĞINDA , BİNBİR ZORLUĞA GİREN MUSTAFA VAR . UTANMAZLAR KANDIRIRLAR GARİP MUSTAFAYI . GÜNDELİĞİNİ VERMEZLER AMA SAĞ OLSUN VAYİS USTA ÇOCUĞUN O DORUKTAKİ SEVİNCİNİ GÖRÜPTE KAYITSIZ KALMAZ , AŞŞAĞILIK İKİ HERİFİN YANLIŞINI TELAFİ EDER . O BÖLÜMÜ DE EKLEYEYİM :

‘’Sabahleyin Mustafa anasına sarılıp : "Beyaz pantolon," dedi.  Ana : "Olmaz olsun..." dedi. Mustafa : "Yakışmaz mı ki?" diye sordu. Ana kucaklayıp öptü. Sonra Hacı Memede gidip bir beyaz lastik, bir beyaz çorap beğendi. Sonra Vayis Ustaya gitti. Vayis Usta : "Mustafam," dedi, "sana en güzel dikerim." Mustafa sonra dükkana gitti. Ustası çok erken gelmiş, işine başlamış, söküklerin üstüne eğilmiş dikiyordu. Ustasının kaşları püskül püsküldü. Beli de birazcık kamburdu. Sakalları da uzamıştı. Örümcek ağlı, tozlu, yarısı çökmüş dükkan eski deri, gön kokuyordu. Ustasına : "Usta be!" dedi. "Vayis Usta benim pantolonu en güzel dikecek." Usta : "Diker," dedi. "İyi adamdır." Üç gün geçti, dört gün geçti, bir hafta geçti. Hasan Beyden ses  seda yok. Daha doğrusu Hasan Bey oralı bile değil. Mustafa bu arada kendi kendini yiyordu ama, ağzını açıp da ne Ustaya, ne anasına bir şey söylemiyordu. Bir gün, Hasan Bey dükkanın önünden geçerken Usta çağırdı. "Yahu Hasan Bey," dedi, "şu bizim oğlanın gündeliklerini versene." Hasan Bey durdu, düşündü. Başını salladı. Sonra birden : "Peki, vereyim," dedi. Bir tane kağıt lira, iki de yirmi beş kuruşluk çıkarıp masanın üstüne koydu. Usta paraya baktı baktı: "Yahu Hasan Bey, bu bir gün için. Üç gün çalıştı çocuk." Hasan Bey : "Hep uyumuş, her gece uyumuş... Onun gündeliğini de Cumaliye verdim. Bu da senin hatırın için," dedi gitti. Mustafa : "Vallahi Usta her gece..." dedi kaldı, gerisini söyleyemedi. Lafı boğazında düğümlendi. Başını önüne eğdi. Uzun, kahredici bir sessizlikten sonra Usta : "Bana bak, Mustafa sen iyi yetiştin artık," dedi. "Yaptığın pençeler çok güzel. Bundan sonra benden her hafta bir lira alacaksın." Mustafa başını korka korka kaldırdı. Islak gözleri ışıltı içinde kaldı. Ustaya sevinçle güldü. Usta da güldü. "Bugün temmuzun onu," diye düşündü Mustafa, "bir hafta, iki hafta, üç hafta... Sonra tamam." Usta : "Al şunu ver Vayis Ustaya," dedi. "Benden de selam söyle. Kumaşı en iyisinden alsın. Üstünü versin paranın sana. Onla da ayakkabı al. Bu bir buçuğu ben alıyorum. Şimdi, senin bana üç buçuk haftalık borcun var." Mavi beş liralığın üstünde uçarcasına koşan, dili bir karış dışarda bir kurt resmi vardı o zamanlar.


BİR HACI BİR SAAT ALDI . ‘KAR ALTINDA KALAN’/ ÇALIŞAN O İŞÇİLER BİR NEBZE OLSUN DİNLENME FIRSATI BULABİLDİLER . NASIL MI ? HALİS SERKİSOF’U OKUMAK GEREKİR O ZAMAN .

KİTABA İSMİNİ VEREN  ÖYKÜ DAL EMİNE’NİN ÖYKÜSÜDÜR . EMİNE KASABADAN DÖNMÜŞ , KÖYE GİTMEK İÇİN VASITA BEKLEMEKTEDİR . İLERDE TOZU DUMANA KATAN BİR HERİF GELMEKTEDİR . OLAY YOLDA GEÇİYOR . İLKİN DAL EMİNE ÜRKEKLİĞİNİN VERDİĞİ HAREKETLE BİNMEMEYİ TERCİH ETMEKTEDİR AMA SERKEŞ HERİFİN ISRARI ONU MECBUR BIRAKACAKTIR . SARI SICAĞIN ALTINDA EPEY YOL ALDIKTAN SONRA EMİNE KARAR VERMİŞTİR ARTIK . KENDİ KÖYÜNDE İNMEYECEKTİR .

BİR ‘KALEMLER ‘ HİKAYESİ VAR , TAM ÖĞRENCİ İŞİ OKUMALAR TÜRÜNDEN .


‘’ Neriman’ın birçok kalemleri , birçok kalemleri var , nah bu kadar , bin tane …yalansam iki gözüm kör olsun ‘’




ÇAKIR DÜRÜST BİR YURTTAŞTIR . DENİZE TUTKULUDUR . GÖZÜ HEP SUYUN KENARINDA ÇÜRÜMEYE TERKEDİLEN O KAYIKTADIR . BİR GÜN GELİP  DE BOYATIR , SAHİBİNDEN İZİN ALARAK .
 SONRASI BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞİR HAYATI .


‘’Çakır kravat bile takmıştı . Beyaz gömlek giyilir mi denize çıkarken! Birkaç kişi Çakırla alay etti arkasından. Eşşekler, hem de eşşoğlu eşşekler, Çakırın bunca yıllık, deli özlemini anlamadılar.’ ’



100 SAYFALIK 12 ÖYKÜDEN OLUŞAN BİR KİTAP BU .
OKUYUN , OKUTUN ÇOCUKLARINIZA , ARKADAŞLARINIZA , EŞİNİZE , DOSTUNUZA , SEVGİLİNİZE .
İÇİNDE AŞK DA VAR , UMUT DA , HÜZÜN DE VAR , DELİLİK DE . ÇOCUK İŞÇİLİĞİ , FEODALİZM , SERT YASALAR HER BİR ŞEY VAR BURADA .
ÜSTELİK OLAĞANÜSTÜ BİR DİLLE DİLE GELMEKTEDİR BU ÖYKÜLER .
ÇUKUROVA ANAYURDUNUZ OLACAKTIR . BENİM İÇİN BAŞKA .
YAŞAR KEMAL BU DÜNYADAN DEĞİL , BUNU ANLAYACAKSINIZ .


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Freud-Anna-Melanie Klein Savunması

Vasıf Öngören - Asiye Nasıl Kurtulur ?

Jose Saramago - İsaya Göre İncil